Kanadoğlu:" Abdullah Gül Anayasaya aykırı kararı onayladı"

Açıklama: Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Abdullah Gül'ün Anayasaya aykırı kararı onayladığını söyledi.
Kategori: Antalya
Eklenme Tarihi: 25-Temmuz-2009
Geçerli Tarih: 28-Mart-2024, 15:03
Site: www.fikriyet.com
URL: Bu konuya http://www.fikriyet.com/anasayfa/haber_detay.asp?haberID=301 adresinden bakabilirsiniz


(İHA) - Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Abdullah Gül'ün Anayasaya aykırı kararı onayladığını söyledi.
"Mimarlık ve Kentleşmede Cumhuriyet'in Beklentileri" konulu panel, Antalya'nın Alanya ilçesi Kültür Merkezi'nde bugün başladı. Panelin ilk bölümünde Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Suheyl Batum, ve Mimarlar Odası Genel Saymanı Aysel Çetinsoy, Cumhuriyet Gazetesi Köşe Yazarı Oktay Ekinci, Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, İkinci bölümünde ise Yıldız Teknik Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekai Görgülü, Sanatçı-Yazar Zülfü Livaneli, Cumhuriyet Gazetesi Köşe Yazarı Ataol Behramoğlu ve Hürriyet Gazetesi Yazarı Yalçın Bayer konuştu.
Panelde sözalan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Türkiye'deki binaların yüzde 70'inin ruhsatsız, yüzde 25'inin iskansız olmasını kendisini ürküttüğünü belirterek, Antalya'da kentleşme ve mimari adına büyük yanlışlar yapıldığını iddia etti. Akaydın, "Bu yanlışlar maalesef geçmişte Alanya'da da yapıldı. Kentleşme yanlışları o kadar büyük ki bunu rehabilitasyon operasyonlarıyla düzeltmek gerçekten imkansız" dedi. Akaydın, bu yanlışların düzeltilmesi için en büyük destekçilerinin Mimarlar
Odası olacağını belirtti.

"HEKTOR'UN ÖCÜNÜ ALDIK"
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ise AK Parti hükümetine sert eleştirilerde bulunarak, "Demokrasi olmadan sağlıklı bir çevre ve kentleşme olamaz. Nasıl ki Atatürk Dumlupınar zaferinin ardından 'Hektor'un öcünü aldık' dediyse, bunun anlamı bir kültür mirasına sahip çıkma olayıdır. Yurt edindiğiniz yerin kültür mirasına sahip çıkmazsanız hiç bir zaman çağdaşlaşamazsınız. Neden şimdi yozlaşmış bir kentleşmeyle, kişiliksiz bir imar faaliyetiyle karşı karşıyayız? Herşeyden önce Türkiye
Cumhuriyeti bir hukuk devleti olmalıdır" dedi.
Kanadoğlu, 2B yasasıyla ilgili Abdullah Gül'ü eleştirerek, "Ben siyasi iktidarın çıkarmış olduğu yasayı tekrar geriye göndermek zorunda değilim, beni buna zorlayacak bir anayasal madde yok, ben öyle düşünüyorum derse ne yaparsınız? Cevap alamazsınız. O halde neden gerçeken uzlaşma suretiyle Cumhurbaşkanı seçilmesi Türkiye için zorunludur, bu sözü işte bunun için söylemiştik. Bu seçimin yararlı olmadığı ortaya çıktı. Anayasaya aykırı olduğunu bildiği halde bir 10 dakikalık operasyonla o Anayasa'ya aykırı
yasayı çıkaracaksın ve Cumhurbaşkanı bunu sadece birtakım mahsurlar olabilir bunlar önlensin diyerek bu yasayı yayınlanmak üzere göndereceksin. Demokrasi özümsemeyle olacak bir iştir. Her ülkede kendine özgü bir demokratik rejim olabilir ama çağdaş vu uygar olabilmek için bu nitelikleri hayata geçirmek lazım. Demokrasi zor zanaattır" dedi.

"SAĞLIKLI ÇEVREDE YAŞAMALIYIZ"
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Suheyl Batum da, Avrupa ve Türkiye'deki kentleşmeden örnekler verdi. Her insanın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı olduğunu vurgulyan Batum, bununla ilgili İspanya ve Türkiye'de insan hakları mahkemesine başvurup kazanmış bazı örnekleri açıkladı.
2B yasasıyla ilgili bir açıklama da Batum'dan geldi. Batum, "14 sayfalık gerekçeyi bırakın hakimlerin Adalet Bakanlığı adaylarının 5 bürokrat tarafından seçilmesini içeren yasa değişikliğini Sayın Cumhurbaşkanı gece 02.30'da Azerbaycan'dan Türkiye'ye geldi ve imzaladı. Sabah Resmi Gazete'yi bir açtık ki yayınlanmış. Ne zaman okudunuz, ne zaman baktınız diye sorduk. Daha da muhteşem cevap geldi: Daha önce okumuştum dedi. Sayın Cumhurbaşkanı bunu imzalamak zorundaydı bana göre. Hem de 02.30'da imzalamak
zorundaydı. Belki gerçekten Azerbaycan'dayken imzalamıştı. Bana göre Sayın Gül bunu imzalasın, kilometre taşları biran önce yerine gelsin, planda sapma olmasın diye Cumhurbaşkanı yapıldı. O yüzden de 14 sayfaya bakmaz, bunları imzalar, son mayınlı yasa da böyledir" diye konuştu.

"YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL"
Bir izleyicinin Hakimler ve Savcılar karanamesinin gecikmesiyle ilgili sorusu üzerine Kanadoğlu söz alarak, şunları söyledi:
"Hukuk devleti olabilmek için yargının bağımsız olması lazım. Peki Türkiye'de yargı bağımsız mı? Yüksek Mahkemeler dışında bağımsız değil. Siyasi iktidarın başındaki isim Başbakan, Adalet Bakanlığı'nın kararnameyi hazırladığını, ancak istenmeyen şeyler olduğunu söyledi. Bu anlayış, aslında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun adeta Adalet Bakanlığı'nın noter makamı gibi düşünüldüğünü ortaya koyuyor. Sanki kurul, kararnamede değişiklik yapamazmış gibi sanılıyor. O zaman kurulun ne işi var? Ne olacağını
da söyleyeyim. Hakim ve savcılar kararnamesi konusundaki görüşmelere bakan iştirak etmezse, yedek olarak bir kurul üyesi ki bu yargıtay üyesidir, o girer, müzakereler devam eder. Fakat önlem o kadar iyi bir şekilde alınmış ki, müsteşar katılmazsa o toplantı yürümez. 2 sene önce de müsteşar girmediği için yargıtay seçimleri yapılamamıştı. O müsteşar hakkında görevi kötüye kullanmaktan suç duyuruları yapıldı, yine yapılacak. Olay değişecek mi, hayır. Çünkü mantık bağımsız bir yargı kurulması için değil,
kendilerine bağımlı bir yargı oluşturmak için. Anayasa mahkemesine bir cila çekilerek iki daire yapınca, birisi genel kurul olarak da çalışabilir. Zaten işler yürümüyor, bunu yapalım da nasıl yapalım. Oraya 17 kişilik bir kurul oluşturalım. Bu kurulu da biz seçelim."