Işık Koşaner'in ses kaydı

Açıklama: Işık Koşaner'e ait olduğu öne sürülen bir ses kaydı internette yayınlandı. Işık Koşaner'in ses kaydı diye geçen bu konuşma, TSK içinde bir değerlendirme toplantısı ve bu konuşma, TSK düşmanları tarafından dinlenilmiş, şimdi yayınlanıyor.
Kategori: Güncel
Eklenme Tarihi: 24-Ağustos-2011
Geçerli Tarih: 29-Mart-2024, 03:13
Site: www.fikriyet.com
URL: Bu konuya http://www.fikriyet.com/anasayfa/haber_detay.asp?haberID=725 adresinden bakabilirsiniz


Işık Koşaner’e ait olduğu öne sürülen bir ses kaydı internette yayınlandı. Işık Koşaner’in ses kaydı diye geçen bu konuşma, TSK içinde bir değerlendirme toplantısı ve bu konuşma, TSK düşmanları tarafından dinlenilmiş, şimdi yayınlanıyor.

 
Konuşma metinlerini dikkatlice düşündüğünüzde, TSK nın kendi içinde bir değerlendirmesi. Ancak bu iç değerlendirme, bu aile içi konuşma, medyaya aktarıldığı anda bu PKK propagandasına dönüşür ve olay TSK yı aşağılamak, kötülemek ve yıpratmaktır. Bu aynı zamanda PKK terör örgütünü başarılı göstermek, PKK propagandası yapmaktır. PKK inlerine yapılan başarılı operasyondan sonra ve PKK nın zayıflayan gücünden sonra bu saldırının gelmesi manidardır.

 

Peki bu ses kayıtlarını kim yapıyor ve yayınlıyor.?

Yıllardır ortaya çıkan ses kayıtlarını kim yapıyor ve yayınlıyorsa onlar yapıyor..!

Bunu, sokakta geçen bir vatandaşın yapmadığını herkes biliyor.

 

“Varan 2” diye tehdit ederek yeni kasetler olduğunu ifade etmeleri ise, yıllardır bu tip gizli kaset çekimi yapanların klasikleşmiş yöntemleri. Her gizli çekimde “varan 2” diye tehdit etmek ve günlük siyasi olaylara değinerek yönlendirme yapmak, bu gizli kasetçilerin alışılageldik yöntemleri.

Aynı “varan 2” metoduyla Deniz Baykal’a ve MHP’li Vekillere de yön vermek istemişlerdi. O kasetleri CHP ve MHP yaptı diyenler, şimdi bu Işık Koşaner kasetini de CHP veya MHP mi yaptı?

 

Tüm Türkiye bu kasetçilerin kim olduğunu çok iyi biliyor. Bilinmediğini zanneden ise sadece kendileri. Aynen kafasını kuma gömen deve kuşu gibi…

 

Türkiye’nin başındaki Cumhurbaşkanı ve Başbakan ise bu olayları sanki bu ülkeyi yönetmek için görev verilmiş kişiler kendileri değilmiş gibi izliyorlar. Düşman devletler bu durumu ellerini ovuşturarak ve içlerinden sinsi sinsi gülerek izliyor olmalı.

 

Kurtuluş Savaşı öncesi “Hasta adam” idik, şimdi ordusu mahvedilmiş “Topal adam” olduk.

 

Işık Koşaner, Kuvvet Komutanları ile birlikte istifa ederken bir veda konuşması yayınlamıştı. O konuşmada yer alan aşağıdaki cümle bazılarını aşırı rahatsız etmiş olmalı.

“Soruşturma ve uzun süreli tutuklamaların bir amacının da TSK‘nın sürekli gündemde tutularak kamuoyunda bir suç teşkilatı olduğu izleniminin yaratılmaya çalışıldığı, bunu fırsat bilen yanlı medyanın da her türlü yalan haber, iftira ve suçlamalarla yüce ulusumuzu kendi silahlı kuvvetlerine karşı tavır almaya teşvik ettiği dikkatlerden kaçmamaktadır.”

 

İşte o konuşmanın tamamı:

 

                                  

"Şu anda 173‘ü muvazzaf, 77‘si emekli olmak üzere 250 general-amiral, subay, astsubay ve uzman jandarma çavuş, hürriyetlerinden yoksun olarak tutuklu bulunmaktadır.

 

Tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, hakka, adalete ve vicdani değerlere uygun olarak yapıldığını kabul etmek, bir çok hukukçunun da ifade ettiği gibi, mümkün değildir.

 

Bu durum, bir çok defa yetkili makamlara iletilmesine, anlatılmasına ve takip edilmesine rağmen soruna yasal çerçevede bir çözüm bulunması mümkün olmamıştır.

 

Haklarında henüz hiç bir kesin yargı kararı olmamasına rağmen tutuklu bulunan 14 general-amiral ile 58 albay, hürriyetlerinin tehdit edilmesinin yanı sıra mevcut yasalarımız gereğince bu yıl yapılacak Yüksek Askeri Şura‘da değerlendirmeye girme hakkını kaybetmiş ve peşinen cezalandırılmıştır.

 

Soruşturma ve uzun süreli tutuklamaların bir amacının da TSK‘nın sürekli gündemde tutularak kamuoyunda bir suç teşkilatı olduğu izleniminin yaratılmaya çalışıldığı, bunu fırsat bilen yanlı medyanın da her türlü yalan haber, iftira ve suçlamalarla yüce ulusumuzu kendi silahlı kuvvetlerine karşı tavır almaya teşvik ettiği dikkatlerden kaçmamaktadır.

 

Bu durumun önlenememesi ve yetkili makamlar nezdinde yapılan girişimlerin dikkate alınmaması Genelkurmay Başkanı olarak personelimin hak ve hukukunu koruma sorumluluğumu yerine getirmeme engel olduğundan, işgal ettiğim bu yüce makamda göreve devam etme imkanını ortadan kaldırmıştır.

 

Şartlar ne olursa olsun TSK‘nın kahraman mensuplarının kutsal görevlerinde bundan önce olduğu gibi bundan sonra da üstün disiplin, cesaret ve fedakarlıkla başarıya ulaşacaklarına olan kesin inancımı bir kez daha güvenle ifade ederken, TSK‘nın tüm mensuplarına sağlık ve esenlikler dilerim"