fikriyet
  Anasayfa | Resimler | Videolar | Yazar Ol | Yazar Girişi | Gönder | Facebook'ta Paylaş | adresi kaydet  Adresi Kaydet | Arama | RSS RSS

KATEGORİLER

  | kapat

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HABER ARA


Gelişmiş Arama

Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner tutuklandı

Kategori  Kategori: Güncel Yorumlar  Yorum Sayısı : 2 Tarih  Tarih : 16-Şubat-2010, 23:22   : 3398
Fazıl Kara
Yazar: Fazıl Kara
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner tutuklandı

Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in evini ve odasını arayıp tutukladı. Cihaner İsmailağa cemaatini soruştururken, AKP destekçisi bazı işadamlarının ve medya organlarının kimi usulsüzlüklerini yakalamıştı.

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal , İsmailağa Cemaatine yönelik soruşturma ile adı gündeme gelen Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in adliyedeki makam odasında ve evinde arama yaptı.

 

Arama sonrası Başsavcı Cihaner gözaltına alındı. Avukatı Hamit Sekman, arama ve tutuklamanın Ergenekon üyeliği, resmi evrakta sahtecilik, iftira ve tehdit suçlamalarıyla yapıldığını söylüyor. Savcı hakkında 26 yıl hapis isteniyor.

 

YARSAV, Başsavcı’nın tutuklanması ile ilgili sert açıklama yaptı. HSYK ise yarın olağanüstü toplanıyor.

 

Erzincan’da neler olduğunu anlamak, medya organlarında yapılan asılsız haberler ve gürültüler nedeniyle giderek zorlaşıyor.

 

İddialara göre Başsavcısı İlhan Cihaner’in bu kadar üzerine gidilmesinin sebebi, İsmailağa cemaati ile ilgili soruşturmasından ziyade, AKP destekçisi bazı işadamlarının ve MEDYA organlarının kimi usulsüzlüklerinin ortaya çıkarılması olduğu söyleniyor.

 

Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in 1 Aralık 2009’da yaptığı basın açıklaması ve CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in hazırladığı rapor, olayların biraz daha net görülmesini sağlıyor.

 

ERZİNCAN BAŞSAVCISI İLHAN CİHANER’İN 1 ARALIK TARİHLİ BASIN AÇIKLAMASI:

 

"Başsavcılığımızın İsmailağa cemaati olarak bilinen yapılanmaya yönelik yürütmüş olduğu soruşturma ile ilgili olarak yazılı ve görsel basın ile internet medyasında olgulara ve mantık kurallarına açıkça ters, soruşturmada görev almış kolluk mensuplarını, adli görevlileri hedef gösterici, halen yürütülmekte olan soruşturma, davaları etkileyecek, kişisel onur, saygınlıklara saldırı niteliğinde yayınlar yapılmaktadır"

 

"Ancak artık basın yolu ile yürütülen linç ve karalama kampanyasına dönüşen, soruşturmada görev almış adli ve kolluk görevlilerinin kişisel onur, saygınlıklarına ağır saldırı niteliği alan bu yayınlarla ilgili olarak basın bildirisinin yayınlanması zorunluluğu doğduğuna…"

 

"Soruşturma konusu suçun çocuklara Kuran öğretilmesi olduğu, 22 ilde teknik takip yapıldığı, teknik takibe alınanlar içerisinde bir bakan ile AK Partinin önde gelen bir belediye başkanının olduğu, soruşturmayı jandarmanın yaptığı, polis nezaretinde yapılması gereken 'baskınların' yalnızca jandarma tarafından yapıldığı, 26 kişinin hukuka aykırı olarak gözaltına alındığı, gözaltına alınanlara 'Psikolojik harekat' uygulandığı, 4.5 aylık hamile bir kadının 48 saat aç ve susuz bırakıldığı için çocuğunu düşürdüğü, hayali deliller üretildiği, Adalet Bakanlığından gizli soruşturma yapıldığı iddiaları yer alıyor.

ISLAK ANDIÇ

Söz konusu soruşturmanın basına 'Kaos', 'AK Parti ve Gülen'i bitirme', 'İrtica ile mücadele eylem' planı olarak yansıyan halen soruşturma konusu olduğu basında haber konusu olan iddialarla bağlantılandırılarak; andıcın işaret fişeğinin Erzincan'da atıldığı, darbe planının Erzincan'da yürürlüğe konulduğu, ıslak andıcın Erzincan'da yürürlüğe konulduğu, Erzincan'daki operasyonun cemaatlere dönük dosyanın askeri yargıda açılmasını sağlamak amacıyla yapıldığı, 'Plan uygulamaya çoktan geçti komutanım! Erzincan'da bir cemaate yönelik operasyon, Kaos planının üstü olan lahika-1 çoktandır uygulanıyormuş meğer' başlıklı haberler ile söz konusu planın Erzincan Başsavcısı tarafından yürürlüğe konulduğu, ordu içerisinde varlığı iddia olunan bir cuntanın planları, talimatları doğrultusunda söz konusu soruşturmanın yapıldığı, hiçbir somut bulgu ileri sürülmeden, iddia olunmuştur."

İSMAİLAĞA SORUŞTURMASI 2007'DE BAŞLADI

Son olarak Erzincan İl Jandarma Komutanlığında görevli İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ertan, Yardımcısı Üsteğmen Ersin Ergut, Astsubay Osman Esirger'in tutuklanması üzerine benzer haberler adeta büyük bir planın parçası gibi gündeme getirilmeye başlandığını savunan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, haberlere konu olan İsmailağa soruşturmasını herhangi bir ihbara dayalı olarak değil, CMK'un 160'ncı maddesi uyarınca başlattığını bildirdi. Soruşturmaya dair tüm adli işlemlerin-örgüt nitelendirmesi dahil Başsavcılıkça belirlendiğini anlatan Cihaner, kolluk kuvvetlerinin talimatları yerine getirdiğini belirtti. İsmailağa soruşturmasına 2007 yılının sonlarında başladığını ifade eden İlhan Cihaner, o zaman 'andıç, kaos ya da irtica ile eylem planlarının olmadığından söz etti.

SUBAYLAR DAHA SONRA GÖREVE BAŞLADI

Söz konusu plan ve soruşturma ile ilişkilendirilen jandarma mensuplarından Binbaşı Ertan ve Üsteğmen Ergut'un soruşturma başladıktan yaklaşık bir yıl sonra, 2008 yılı Temmuz ayında, Astsubay Esirger'in ise 2009 Temmuz ayında göreve başladıklarına işaret eden İlhan Cihaner, açıklamasında şöyle devam etti:

"Soruşturma dosyasının görevsizlik kararı ile Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesinden sonra, bir kısım şüpheliler hakkında anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs suçundan dava açılmış olup, onlarca hakim ve Cumhuriyet savcısının imza attığı bu süreçte bulunan herkesin darbe/ cunta planının parçası olarak gösterilmesi mantık ve olgularla açıkça çelişmektedir. Soruşturma suç işlemek amacıyla örgüt kurma/ üye olma, kanuna aykırı eğitim kurumu, yardım toplama kanununa muhalefet, çocukların cinsel istismarı v.s gibi şüphelerle başlatılmış, dosya görevsizlik kararı ile Erzurum Cumhuriyet Başsavcı vekilliğine gönderildikten sonra Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs suçundan dava açılmıştır. İddia edildiği gibi 'Çocuklara Kur'an öğretilmesi' gibi bir şüphe ile soruşturma başlamamıştır. 22 ilde teknik takip yapılmamış olup, tespit edilen adreslere göre örgüt yöneticilerinin ve örgüt adına suç işleyen kişilerin iletişimleri tespit edilmiş, bu kişiler de 3 ilde yoğunlaşmıştır. İletişim tespitleri ve dinlemelerin tamamı mahkeme kararı ile yapılmıştır.

TEKNİK TAKİBE ALINAN BAKAN YOK

Teknik takibe alınanlar arasında bir bakan ve AK Partinin önemli bir belediye başkanının bulunduğu iddiası tamamen uydurmadır. Hakkında iletişimin tespiti kararı alınan kişiler arasında Bakan ya da Milletvekili ve Belediye Başkanı yoktur. Başsavcılığımızın res'en başlattığı ve yürüttüğü bir soruşturmadır. Suç iddialarının tüm Türkiye çapında ve jandarma sorumluluk alanında da olması nedeniyle bir takım işlemlerin jandarma tarafından yapılmasında hiçbir hukuk dışılık yoktur. Her iki kolluğun sorumluluk alanına giren suç iddialarıyla ilgili işlemlerin polis ya da jandarma tarafından yapılması yasal olup örnekleri her gün yaşanmaktadır. Yapılan arama ve gözaltıların tamamında polis memuru bulundurulmuştur. Gözaltılarda hiçbir hukuk dışı uygulama yoktur. Şüpheli haklarına azami özen gösterilmiş, bu çerçevede; gözaltı süresi sonuna kadar kullanılmamış, arama ve gözaltılar saat 10.00-12.00 saatlerinde yapılmış, kadın şüpheliler gözaltına alınmadan ifadelerinin alınmasını müteakip kolluktan salıverilmiş, giriş-çıkış raporları, şüpheli haklarının tebliği müdafi ile görüştürme gibi tüm usullere hassasiyetle uyulmuştur. Gözaltına alınanlara 'Psikolojik hareket' ne demekse uygulanmamıştır. Tüm işlemlerde müdafi bulundurulmuştur. Yukarıda belirtildiği üzere şüpheli kadınlar ifadelerini müteakip aynı gün içerisinde serbest bırakılmış olup, aç bırakma ya da çocuk düşürme olayı olmamıştır. Gözaltı giriş, çıkış raporlarında hamile olduğu yönünde tespiti yapılmış şüpheli yoktur. Olayların yukarıda özetlendiği şekilde geliştiği açık ve çok küçük bir gazetecilik faaliyeti ile anlaşılacakken, ısrarla bundan kaçınıp hatta gönderilen düzeltme yazılarının basılmaması manidardır. Yaşananlar ve yazılanlar 'Kırmızı Pazartesi' benzeri bir süreci hatırlatmaktadır. Başsavcılığımız hiçbir yasa dışı oluşumun yönlendirmesinde olmadığı, olamayacağı gibi buna cüret edenler hakkında yasalardan aldığı gücü kullanacak cesaret ve hukuk bilgisine sahiptir. Tüm saldırı ve karalamalara rağmen bedeli ne olursa olsun yasaların suç saydığı eylemlere yönelik görevin gereğinin yapılmasından geri durulmayacaktır."

 

 

http://www.dha.com.tr/n.php?n=erzincan-cumhuriyet-bassavcisi-aciklama-yapti-2009-12-01

 

 

CHP İZMİR MİLLETVEKİLİ AHMET ERSİN TARAFINDAN HAZIRLANAN RAPOR :

 

****

 

ERZİNCAN RAPORU

 

Erzincan’daki İsmailağa Cemaati ile ilgili gelişmeler ve Başsavcıya yönelik girişimlerle ilgili 17.08.2009 tarihli soru önergem yanıtlanmayınca, 10.11.2009 tarihinde tekrar soru önergesi verdim. Ancak ilk soru önergem sayın TOPTAN tarafından işleme konulmuş olmasına karşın, ikinci soru önergem sayın ŞAHİN tarafından iade edilmiştir.

 

Bunun üzerine, Erzincan Başsavcısı ve İl Başkanı ile yaptığım telefon görüşmesinden sonra sorunu ilgililerinden dinlemek amacıyla 20.12.2009 Pazar günü Erzurum’a giderek önce H tipi cezaevinde bulunan MİT Bölge Müdürü Şinasi DEMİR ve yardımcıları Kıvılcım ÜSTEL ve Sadri Barkın İNCE ile 1 saat görüştüm. Yine Erzurum’da, askeri cezaevinde yatan Erzincan İl Jandarma İstihbarat personeliyle de görüşmek istediysem de, MSB’nın izni gerekli olduğu gerekçesiyle bu görüşmeyi o gün için gerçekleştiremedim. Günlerden Pazar olmasına karşın MSB’na ulaşarak izin konusunda yardımcı olmasını istedim ve Erzincan’a geçerek gece bir evde Başsavcı İlhan CİHANER ile buluştum. Başsavcı ile görüşmemiz gece geç saatlere kadar sürdü ve Erzincan’da geceledim. Pazartesi sabahı Garnizon Komutanı ve kendi isteğiyle ADD Başkanı ile de görüştükten sonra, Erzurum’a dönerek Askeri Cezaevinde yatan Erzincan Jandarma İstihbarat Şube Başkanı Binbaşı Nedim SEVER, ve yardımcıları Üsteğmen Ersin ERGUT ile Astsubay Orhan ESİRGER’le 1 saatten fazla görüştüm ve akşam uçakla Ankara’ya döndüm.

 

****

 

1-Erzincan’da Valilikte düzenlenen güvenlik toplantılarında, İsmailağa Cemaati mensuplarının faaliyetlerinin arttığı ve küçük çocukları evlerinden toplayarak yasadışı dini eğitim verdikleri, yine yasadışı yardım ve bağış topladıklarının tespit edilmesi üzerine; Başsavcı, 2007 Aralık ayında cemaat hakkında soruşturma başlatmıştır.

 

Yani, İsmailağa cemaati ile ilgili soruşturma, Başsavcının keyfi bir girişimi değildir. İl Güvenlik Kurulunun gündemine gelen bir sorun olarak soruşturma başlatılmıştır.

 

Mahkemeden alınan izinle telefon dinlemeleriyle de desteklenen ve 15 ay süren takip ve soruşturmada: Cemaatin Türkiye’yi 13 bölgeye ayırdıkları, her bölgenin sorumlusunun merkezden (İstanbul) atandıkları, örgütün (El Maruf) adlı eleman kazanma ve propaganda birimlerinin olduğu, hemen her ilde kanuna aykırı olarak faaliyet gösteren kreş, yurt, vakıf ve dernekleri olduğu ve evlerden topladıkları küçük yaştaki çocuklara buralarda yasadışı eğitim verdikleri tespit edilmiştir. İzinsiz kurslardan alınan ücretler, toplanan nakdi yardım ve bağışlarla, bağışlanan taşınmazların kira ve satış gelirleri ile vaaz, CD ve kitaplardan elde edilen gelirlerin merkeze (İstanbul) gönderildiği, ayrıca Filistin’e yardım, Çeçenistan’a yardım gibi izinsiz kampanyalar düzenledikleri anlaşılmıştır. Cemaatin çok büyük ekonomik güce sahip olduğu ancak nerelere ve nasıl harcandığı bilinmemektedir. Erzincan’da belirlenen adreslere 2 kez polis baskını yapılmışsa da sonuç alınamamıştır. Baskınlar öncesinde Emniyetten cemaate bilgi sızdırıldığı kuşkusuna kapılan Başsavcı, bu kez soruşturmayı Jandarma ile sürdürmüştür. Nitekim tespit edilen 16 eve 23.02.2009 günü Jandarma ile yapılan baskında, cemaatin yasadışı faaliyetlerine ilişkin belgeler ele geçirilmiş ve 18 kişi gözaltına alınmış, söz konusu evlerde yasadışı eğitim verilen 64 küçük çocuk ailelerine teslim edilmiştir.

 

Aynı gün Devlet Bakanı sayın Cemil ÇİÇEK Mardin’den Başsavcıyı arayarak, gözaltındaki cemaat mensuplarının serbest bırakılmasını istemiş, bir gün sonrada Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdür Yrd. Çetin ŞEN arayarak ( Bu işlerle uğraşanların başı belaya girer) diyerek, Başsavcıyı üstü kapalı şekilde tehdit etmiştir.

 

Başsavcı, bu baskı ve tehdide rağmen gözaltındaki cemaat mensuplarını sorguya göndermiş ve cemaatin 9 mensubu tutuklanmıştır.

 

****

 

2- Erzincan’da başlayan soruşturma, telefon tespitleri sonucu 20 il’e yaygınlaşarak, Gülen Cemaatini de kapsamıştır. Bu arada telefon dinlemelerine Yeni Şafak Gazetesi sahibi Ahmet ALBAYRAK ( ayrıca da dinlenmiştir), İstanbul Belediye Başkanı Kadir TOPBAŞ ve eski Bakan Osman PEPE’de takılmıştır. (Telefon tespitleri CD olarak ekte arzedilmiştir).

 

3- Soruşturmanın giderek genişlemesi üzerine, kimliği belirsiz bir kişi, İsmailağa Cemaatinin silahlı örgüt olduğunu belirten imzasız bir dilekçeyi Erzurum Özel Yetkili Savcısına göndermiştir. Buradaki amacın, soruşturma dosyasınının CMK 250. madde gereği Erzurum Özel Yetkili Savcıya devrinin sağlanması olduğu açıktır. Nitekim, dinlemelerde bazı cemaat mensuplarının, daha Erzurum gündemde yokken birbirleriyle ( dosya Erzurum’a gidecek) diye müjdeli haberleşmeleri tespit edilmiştir. Dolayısıyla bu ihbar mektubunun cemaatin bilgisi dahilinde ve bir cemaat mensubu tarafından gönderildiği ve soruşturmanın Erzurum Özel Yetkili Savcısı tarafından yürütülmesinin istendiği anlaşılmaktadır.

 

****

 

4- Erzincan Başsavcısı bu ihbar mektubunun düzmece olduğu nedeniyle, dosyayı Erzurum’a göndermek istemeyince, devreye Adalet Bakanı girmiş ve Erzincan’a müfettişler göndermiştir. Başsavcı, müfettişlerin de baskısıyla dosyayı (Gülen Cemaati dosyasını ayırarak) Erzurum’a göndermiştir.

 

5- Soruşturma dosyasını alan Erzurum Özel Yetkili Savcı Osman ŞANAL, İsmailağa Cemaatine yönelik soruşturmada ve baskınlarda görev alan Erzincan Jandarma İstihbarat Şubesinde arama yaparak Üsteğmen Ersin ERGUT ve Astsubay Orhan ESİRGER’i gözaltına aldırmıştır.

 

****

 

Arama kararını veren Erzurum 2. Ağır Ceza Hakimi İsmail ŞAHİN’nin bu arama konusunda iki farklı kararı vardır. Her iki kararda, Değişik İş No: 2009/785 numaralı dosyadan ve 18.11.2009 tarihlidir. Kararlardan birisinde, arama yapılacak kişilerin ismi ve arama yapılacak adresler yoktur. Diğerinde ise Üsteğmen ile Astsubayın ismi ve adresleri yazılıdır. ( Her iki karar da ekte sunulmuştur).

 

Ayrıca, her iki kararda şüphelilerin evleri ve araçlarına arama yapılması belirtilmişse de, İl Jandarma Alayındaki İstihbarat Şubesinde de arama yapılmıştır. Hangi suç nedeniyle arama yapılacağı belirtilmemiştir. Yani her iki arama kararı da yasaya uygun değildir.

 

Bu husus Özel Yetkili Savcıya itiraz olarak belirtilmişse ve hatta çok ciddi tartışmalar yaşanmışsa da , savcı itirazları dikkate almadan keyfi şekilde arama ve gözaltı işlemlerini tamamlamıştır. İki gün sonra da Şube Başkanı Binbaşı gözaltına alınmıştır. Üç Jandarma İstihbaratçı da tutuklanmışlardır.

 

****

 

6- Erzurum Özel Yetkili Savcı 4 Aralık günü 25-30 polisle Erzincan MİT Bölge Müdürlüğünü kuşatarak binada arama yapmış ve Bölge Müdürü ile iki yardımcısını gözaltına aldırmıştır. Bu arama ve gözaltılar da hukuksuzdur.

 

2937 sayılı MİT Yasasının 26-27. maddelerine göre, MİT görevlileri hakkında soruşturma yapılması Başbakan’ın iznine tabidir. Bu izin alınmadan keyfi bir şekilde MİT binasında arama ve gözaltılar yapılmıştır. Nitekim, cezaevinde görüştüğüm MİT personeli, itirazlarının dinlenmediğini, çatışmanın eşiğinden dönüldüğünü söylemişlerdir. MİT personeli, neden arama yapıldığını, neden gözaltına alınıp tutuklandıklarını bilmemektedirler. Kaldık ki MİT Bölge Müdürü 1 Temmuz 2009 tarihinde Erzincan’a atanmıştır.

 

7- Müfettişlerin İnceleme ve Soruşturma Raporu ve (sağduyulu bir grup Erzincanlı), ( Duyarlı ve Mağdur Bir Vatandaş) gibi belirsiz kişilerin şikayeti ile Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı hakkında meslekten çıkarma ve 26 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlanarak, Tunceli Ağır Ceza Hakimliğine verilmiştir. ( İddianame ve Başsavcının HSYK’na yaptığı savunma ektedir).

 

****

 

SONUÇ

 

Ekte sunduğum telefon dinleme CD’nin de incelenmesinde görüleceği gibi Erzincan’da, İsmailağa Cemaati ile ilgili başlayan soruşturma, bazı politikacılarla işadamlarını ve Fethullah GÜLEN Cemaatini kapsayarak, 20 İl’e yayılmıştır. Başsavcının söylediğine göre, bu 20 İl’de operasyon yapma hazırlığındayken, dosya uyduruk ve maksatlı bir dilekçe bahane edilerek elinden alınmıştır.

 

Anlatılanlara göre Üniversite öğrencisi olan gizli tanık Erzincan MİT Başkanlığının İnternet Sitesine yazdığı mail ile, mensubu olduğu Nurcu KURDOĞLU tarikatının Hizbullahçı olduğunu, gerek bu tarikat ve gerekse üniversitedeki yapılanmalarla ilgili MİT’le çalışmak istediğini bildirmiştir. Bunun üzerine MİT Başkanlığı tarafından, Erzincan Bölge Müdürlüğüne bu kişiyle temasa geçilmesi talimatı verilmiş ve bu talimat üzerine Mayıs 2009 ayından itibaren kişiden bazı bilgiler alınmıştır. Ancak verdiği bilgilerin tutarsızlığı nedeniyle Ekim ayında ilişki kesilmiştir.

 

Şimdi bu kişinin, MİT aleyhine gizli tanık olduğu ileri sürülmektedir. Muhtemelen ilişkinin kesilmesi üzerine savcılığa gitmiş veya hem MİT’le hem emniyetle ikili çalışmıştır.

MİT Bölge Müdürlüğünün basılması, aranması elemanların gözaltına alınıp, tutuklanmaları, 2937 sayılı MİT yasasına aykırıdır.

 

****

 

Erzincan-Kemah arasında Sarıyazı Köyü yakınlarında 11.08.2008 tarihinde uzaktan kumandalı mayın patlatılması sonucu 1 Yarbay ve 8 personel şehit olmuştur. Saldırıyı PKK üstlenmiştir.

 

Tutuklu Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim SEVER ve yardımcıları, sorguda gerek savcı ve gerekse yargıcın kendilerine ( o mayını siz mi koydunuz) diye sorduğunu ifade ettiler. Bu durum görüştüğüm Garnizon Komutanı tarafından da doğrulanmıştır. PKK tarafından kabul edilen Reşadiye saldırısının bazı hükümet üyeleri ve AKP’nin bazı yöneticileri tarafından, kamuoyunun kafasını karıştırmak ve saldırıyı TSK üzerine yıkma çabaları hatırlandığında, soruşturmayla ilgisi olmayan bu sorular TSK’ya yönelik bir tezgah hazırlığı olarak değerlendirilebilir.

 

****

 

Erzurum 2. Ağır Ceza Hakiminin aynı dosya numarası ile ve aynı tarihli, birinin şüpheliler ve adresleri boş, diğerinde Üsteğmen ve Astsubayın isim ve adreslerinin yazılı olduğu, aynı dosyadan aynı tarihli iki arama ve gözaltı kararı vermiş olması düşündürücüdür.(Her iki karar ektedir).

 

Ayrıca her iki kararda da ev ve araçların aranması belirtilmişken, Özel Yetkili Savcının itirazlara rağmen Erzincan Jandarma Alay Komutanlığına girerek istihbarat şubesinde arama yapmasında keyfiliğin ötesinde kasıt aramak gerekir.

 

Erzincan’daki cemaat soruşturması, bazı çevrelerce Albay Dursun ÇİÇEK tarafından yazıldığı ileri sürülen İrtica ile Mücadele Eylem Planıyla ilişkilendirilmek istenmektedir. Dolayısıyla Başsavcı, MİT ve Askeri personel Ergenekonla bağlantılanmaktadır. Oysa, cemaat soruşturması 2007 Aralık ayında, üstelik Valilikteki Güvenlik Toplantısında gündeme gelmesi nedeniyle başlatılmış, sözkonusu Eylem Planının ise 2009 Nisan’da yazıldığı ileri sürülmektedir. Arada 1,5 yıla yakın süre vardır.

 

****

 

Sonuç olarak, yasalar çiğnenerek yapılan arama ve gözaltılar, tutuklamalar ile Erzincan Başsavcısı hakkında 26 yıl hapis istemi ile dava açılması, cemaat soruşturmasına misilleme yargıya baskı, yıldırma ve cemaatlere dokunanları cezalandırma mesajları içermektedir.

Özel Yetkili Savcıların yasal durumu ve yetkilerinin sınırları gözden geçirilmelidir. Bazılarının hükümetin telkinlere ve yönledirmelerine açık oldukları hatta talimatla hareket ettikleri ve kolaylıkla hukuk dışına çıkabildikleri görülmektedir. Keza, hukuk sistemimize sokulan sahibi belirsiz ihbar mektupları, kurgulanmış gizli tanık ve itirafçılar bir terör halini almıştır. Ergenekon soruşturması ile başlayan bu durum, genelleşmektedir.

 

Özellikle Özel Yetkili savcılar kimliği belirsiz bir ihbar mektubu veya gizli tanık veya itirafçı beyanlarına dayanarak başka delil toplama yoluna başvurmadan ve şüpheli veya sanıkların haklarını gözetmeden yani yasal gerekleri yerine getirmeden doğrudan arama talebinde bulunmakta ve gözaltılar yapmaktadır. Mahkemelerde delilleri incelemeden kolaylıkla tutuklama kararları vermektedirler. Tutuklamalar tedbirin ötesinde cezalandırmanın parçası haline gelmiştir. Nitekim Erzincan’daki MİT ve Jandarma personeli ile ilgili delil torbalarının mühürü açılmadan, yani deliller incelenmeden tutuklama kararı verildiği ileri sürülmüştür.

 

Arz ederim. 25.12.2009

 

Ahmet ERSİN

İzmir Milletvekili

 

http://www.odatv.com/n.php?n=erzincan-bassavcisini--tehdit-eden-bakan--cemil-cicek-miydi--1602101200

 
 
 
Facebook'ta Paylaş
 
 
Yorum Yaz
Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Arkadaşlarına Gönder | Yorum Yaz Yorum Yaz | Facebook'ta Paylaş |

Bu habere toplam 2 yorum yazılmıştır.

Merve_34 [ 18-Şubat-2010, 16:53 ]
YANDAŞ medya yine halkı yanılttı, provakatörlük yaptı. Güya ismailağa cemaatini veya inançlı vatandaşlarımızı savunuyor gözüküyorlar ama, aslında savunmaya çalıştıkları kendi kirli işleri. Bir kaç işadamının, siyasinin kirli işlerini örtmek için inançlı insanları da huzursuz ediyorlar, istsimar ediyorlar, rahatsız ediyorlar. Aynen başörtülüleri istismar edip kullandıkları gibi. Ve başörtülüleri zor durumda bıraktıkları gibi.
Doğan [ 17-Şubat-2010, 00:04 ]
Bence esas neden F tipi cemaati soruşturmaya başlamış olması:
"Bu yılın başında da F cemaatiyle ilgili bir soruşturma daha başlattı. Bu soruşturma sürerken de bir ihbar mektubu gelip bu grubun da "silahlı" olduğu öne sürüldü. Bunun üzerine Erzurum savcılığı yine dosyayı istedi. Erzincan Başsavcısı Cihaner dosyayı vermedi. Ayrıca Gülen grubuyla ilgili olarak bankalara, MİT'e, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile İstanbul ve Ankara savcılıklarına yazı yazarak bilgi istedi."

Yorumların tamamını okumak için tıklayın.

Güncel

En Çok Okunan Haberler

İletişim | Yazar Girişi | Kullanım Şartları ve Gizlilik | Sitene Ekle |