fikriyet
  Anasayfa | Resimler | Videolar | Yazar Ol | Yazar Girişi | Gönder | Facebook'ta Paylaş | adresi kaydet  Adresi Kaydet | Arama | RSS RSS

KATEGORİLER

  | kapat

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HABER ARA


Gelişmiş Arama

Memur-Sen memurlardan başka herşeyle ilgileniyor

Kategori  Kategori: Nevşehir Yorumlar  Yorum Sayısı : 0 Tarih  Tarih : 26-Temmuz-2009, 22:24   : 984
Cansu Deniz
Yazar: Cansu Deniz

Memur-Sen İl Temsilcileri toplantısının sonuç bildirisinde yapılan açıklamalar, Memur-Sen'in memurların sorunlarından başka her türlü problemle ilgilendiği izlenimini verdi.

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

(İHA) - Memur-Sen İl Temsilcileri toplantısının sonuç bildirisinde, askerlerin sivil mahkemede yargılanması kanununu Anayasa Mahkemesi'ne götüren ana muhalefet partisi kınanırken, HSYK'nın Ergenekon davası sürecine yönelik girişimlerini ise kaygıyla izledikleri bildirildi.
Nevşehir'in Kozaklı ilçesinde 23-26 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen Memur-Sen İl Temsilcileri Toplantısı'nın sonuç bildirisi yayınlandı. Militer ürün olan 1982 Anayasa'sı kaldırılarak yerine ana nüvesi milli egemenlik olan özgür birey, sivil toplum ve demokratik devleti önceleyen sivil irade ürünü olan ve memurlara grevli, toplu sözleşmeli sendikal hak olanağı sağlayan bir anayasanın zaman kaybedilmeden yapılması gerektiği kaydedilen bildiride, Türkiye'nin demokratikleşmesi için sadece anayasa
paketinin açılmasının yeterli olmayacağı kaydedildi. 23 madde halinde yayınlanan bildiride, şu görüşlere yer verildi:
"Anayasa paketine paralel olarak yargı ve kamu personel reformunun merkezinde olacağı kamu yönetimi reformu ile ekonomik ve sosyal paketler de eşgüdümlü olarak yürürlüğe konmalıdır. Türkiye'nin demokratik standartlarının yükseltilmesi yolundaki girişimleri destekliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının anayasal bir üst kimlik olmasına paralel olarak demokratikleşme sürecinde farklı tüm kimliklere saygılı olan ve her kimliğin kendini ifade edebileceği özgürlükçü ortam hazırlanmalıdır. Devlet kendini
yeniden ifade etmeli ve vatandaşıyla arasına yerleştirdiği bütün kalkanları ortadan kaldırmalıdır.
Anayasa ve yasalarda hiçbir yasaklayıcı hüküm bulunmayan ve toplumsal bir yara haline gelen keyfi başörtüsü yasağı eğitim ve çalışma hayatı başta olmak üzere hayatın her alanında yasak olmaktan çıkarılıp demokrasinin ve özgürlüklerin önündeki bir engel daha acilen kaldırılmalıdır. Yargıda tam bağımsızlığın sağlanmasına yönelik olarak yasalaştırılan, asker kişilerin sivil mahkemede yargılanmasının önünü açan, sivillerin ise askeri mahkemelerde yargılanmasının önünü kesen yasal düzenlemeyi destekliyor,
Türkiye'nin demokratikleşmesinde önemli bir aşama olan bu yasayı Anayasa Mahkemesi'ne götüren ana muhalefet partisini de kınıyoruz. Memur-Sen olarak HSYK'nın Ergenekon davası sürecine yönelik girişimlerini kaygıyla izliyoruz. HSYK'nın yargı kökenli üyeleri, kurulun "Hukuka Saygıyı Yıkma Kurulu" olarak isimlendirilmesini haklı kılacak tavırları terk etmelidir. Diğer taraftan yaşananların hatırlattığı asıl gerçek, HSYK kararları yargı denetimine tabi tutulmalıdır.
Kalkınmada öncelikli bölge kapsamındaki illerde görev yapan kamu görevlilerine, görev yaptıkları illerin kalkınmada öncelikli dereceleri dikkate alınarak yan ödeme tutarları ile özel hizmet tazminatlarının bir kat artırımlı olarak ödenmesi şeklinde ilave tazminat verilmelidir. Memur-Sen olarak 2008 yılı toplu görüşmelerinin sonucundan kısmen memnun olmakla birlikte, 2009 yılında toplu sözleşme hakkının sağlanamamasını demokrasimizin gelişimi bakımından bir eksiklik olarak görmekteyiz. Bu çerçevede, kamu
görevlileri üzerindeki sendikal sınırlamalarla gözden geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı'na konulan çekinceler kaldırılmalı, kamu görevlilerine İLO standartlarında sendikal haklar verilmelidir. Tüm çalışanlar ve çalıştıranlar toplu pazarlık hakkına sahiptir. Toplu pazarlık hakkı kısıtlanamaz. Kamu çalışanlarına yönelik siyaset yasağı kaldırılarak kamu çalışanlarının istifa etmeden aday olmalarının ve siyasi partilerle ilişki kurmalarının önü açılmalıdır. Emeklilere yönelik sendikal örgütlenmelerin önündeki
engellerin kaldırılmasını, maaşlarının yattığı bankalarca promosyon ödenmesini, emekli maaşlarında iyileştirme yapılarak adaletin sağlanmasını talep ediyoruz. Ülkemizde işsizlik, en ciddi risk ve tehditlerden biri haline gelmiştir. İşsizliğin tehdit olmaktan çıkarılması için kamu öncülük etmelidir. Bu kapsamda, başta öğretmen, doktor, hemşire, memur ve hizmetli olmak üzere kamuya en az 300 bin personel alımı yapılmalı, kamudaki boş kadrolar doldurularak personel açığı kapatılmalıdır. Öte yandan 40 milyar
TL'yi aşan İşsizlik Sigortası Fonu'ndan yararlanma şartları gözden geçirilerek daha çok kişinin faydalanması sağlanmalıdır. Tüketicilerin geliri artırılmadan, alım gücü yükseltilmeden piyasalar canlandırılamaz. Kriz sürecinde iş dünyasına yönelik 70'in üzerinde tedbir alınmış, bu tedbirler çerçevesinde 50 milyar TL sübvanse edilmiştir. Bu kapsamda; ekmelilere ve kamu çalışanlarına altışar aylık dönemler halinde 600'er TL olmak üzere kriz bitinceye kadar "kriz çeki" verilmelidir. Çalışma barışını ve
motivasyonunu bozan ve olumsuz etkileyen çalışanlar arasındaki "Ek Ödeme" farklılıkları kaldırılarak sosyal adaletin gereği olan "eşit işe eşit ücret" ilkesi hayata geçirilmelidir. Bu kapsamda 2010 Ocak ayından itibaren verilmek üzere ek ödemelerde en az 15 puan (80 TL) artış yapılmalı ve ek ödemeler emekliliğe aynen yansıtılmalıdır. Kamu çalışanlarının vergi oranları 5'er puan düşürülerek vergi yükü azaltılmalı veya gelir vergisine esas gelir dilimlerinde artış yapılmalıdır. Böylece kamu çalışanlarına
kaşıkla verilen zammın kepçeyle alınmasının önüne geçilmiş olacaktır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun 4/B maddesine göre istihdam edilen sözleşmeli personel kadroya alınmalı, bu süreç gerçekleşene kadar 657 Sayılı Kanunu'nun getirdiği haklardan yararlandırılarak sözleşmelilerin mağduriyetleri giderilmelidir. Ülkemizde 8.5 milyon özürlü bulunmaktadır. Bunların yüzde 80'i maalesef iş gücüne dahil olamamaktadır. İşgücüne dahil olanların da sadece yüzde 20'si istihdam edilmektedir. Özürlüler istihdama
dahil edilmeli ve toplumla kaynaşmaları sağlanmalıdır. Ülkemizin en büyük ekonomik ve sosyal hastalıklarından birisi de faizdir. Dünya ülkeleri arasında reel faizin en yüksek olduğu ülkelerin başında yer alıyoruz. Bugün enflasyon yüzde 6 seviyelerinde seyrederken bankalar yüzde 20 faizle para satmaktadır. Bu rakam enflasyonun üç katıneartırımlı olarak ödenmesı aşmaktadır. Bu ekonomik dengelerle alay eden mevcut uygulamaya son verilmeli, bankalar faiz oranlarını aşağıya çekmelidir.
Türkiye'nin IMF'e karşı bugüne kadar yürüttüğü politikayı taktirle karşılıyoruz. Türkiye ekonomisi artık IMF prangasından kurtulmalıdır. Bu kapsamda, IMF'yle yapılan anlaşmalar çerçevesinde bugüne kadar çıkarılan mevzuatlar ve uygulamalar gözden geçirilmeli, ülkemizin aleyhine olan mevzuat ve uygulamalar yürürlükten kaldırılmalıdır. YÖK, katsayı kararıyla Türkiye'nin normalleşmesine katkı sağlamıştır. Milyonlarca gencimizin yükseköğrenim görme hakkından yararlanmasını engelleyen katsayı uygulamasının
kaldırılmasını, eğitimde imkan ve fırsat eşitliği ilkesinin sağlamasına yönelik düzenlemeyi destekliyoruz. YÖK'ün antidemokratik çevrelerden gelecek her türlü baskıyı göğüsleyerek bu kararlılığını devam ettireceğini ümit ediyoruz. Bununla birlikte katsayı kararıyla ilgili olarak "Katsayı meselesini Danıştay halleder" diyen zihniyeti ve temsilcilerini şiddetle kınıyoruz. 12 Eylül'ün antidemokratik ortamında kurulan YÖK'ün feshedilmesini, yerine üniversitelerin özerkliğini güçlendiren koordinatör bir
kuruluşun oluşturulmasını talep ediyoruz. Çin yönetimi tarafından Uygur Türklerine uygulanan katliam ve soykırım girişimlerini esefle kınıyor, Türkiye dışında İslam dünyasından ekonomik kaygılarla ciddi tepkinin gelmemesini ise endişeyle karşılıyoruz. Çin'in insanlık dışı uygulamalarına son vermesini ve BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşların Çin'de yaşanan katliama müdahil olması çağrısında bulunuyoruz. ABD'nin Afganistan ve Irak işgalinden sonra Pakistan'da da sivillere yönelik katliamlarını
kınıyoruz. ABD'nin Afganistan ve Irak'tan çıkmasını, Pakistan'daki operasyonlarını durdurması için Türkiye'nin girişimlerini artırmasını bekliyoruz. Avrupa Birliği bu yıl sonundan itibaren Sırbistan, Karadağ ve Makedonya vatandaşlarına vizesiz seyahat izni tanırken, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Bosna Hersek, Arnavutluk ve Kosova'ya bu hakkı tanımaması çifte standarttır. Bu durum AB'nin inanç temelinde ayrımcılık yaptığının belgesi niteliğindedir. AB'nin çifte standartlı bu tavrını şiddetle
kınıyoruz" denildi.
 
 
 
Facebook'ta Paylaş
 
 
Yorum Yaz
Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Arkadaşlarına Gönder | Yorum Yaz Yorum Yaz | Facebook'ta Paylaş |

Nevşehir

En Çok Okunan Haberler

İletişim | Yazar Girişi | Kullanım Şartları ve Gizlilik | Sitene Ekle |