fikriyet
  Anasayfa | Resimler | Videolar | Yazar Ol | Yazar Girişi | Gönder | Facebook'ta Paylaş | adresi kaydet  Adresi Kaydet | Arama | RSS RSS

KATEGORİLER

  | kapat

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HABER ARA


Gelişmiş Arama

Ankara'da bomba yüklü kamyon paranoyası

Kategori  Kategori: Güncel Yorumlar  Yorum Sayısı : 0 Tarih  Tarih : 11-Mart-2010, 00:20   : 3587
Cansu Deniz
Yazar: Cansu Deniz
Ankara'da bomba yüklü kamyon paranoyası

Ankara'da bomba yüklü kamyon olayı ile işte böyle paranoya pompaladılar.

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Bomba yüklü kamyon olayı ile oluşturulmak istenen etki 3 aşamada şöyle uygulandı.

 

1. AŞAMA: Flash..Flash..Flash...! Ankara’da bomba yüklü bir kamyon bulundu. İçinde silah, mühimmat ve patlayıcılar var.

Bu aşamada herkes merak içindedir. Acaba hangi terör örgütüne ait diye kendi kendilerine düşünürler. Patlamanın vehameti gözler önüne gelir. Olası bir eylemin sonuçları falan. Haberi veriş şekline göre vatandaşın korkusu paniği ve kurduğu hayallerin çıtası fırlar..!

Yoksa El-Kaide Türkiye’de mi? Bir korku, bir panik..Merak içinde bekleyiş. Herkeste bir ürperme. İçlerinden kin ve nefret fışkırma. Acaba biz de mi Irak gibi olacağız korkusu…

 

2.AŞAMA: Şok şok şok..!Ankara’da bomba yüklü araç TSK’ya ait çıktı. Üstelik araç sivil olduğu gibi görevliler de sivil giyinmişler…!

1. Aşama ile vatandaşın zihninde oluşturulan korku, kin nefret, düşmanlık hissi, şaibe, toparlanarak TSK ya doğru yönlendirilmiş olur. Zamanlama ve sıralamaya dikkat. Önce korku ve şaibe oluşturuluyor, sonra hedefe yönlendiriliyor.

 

3.AŞAMA: Ankara’daki bomba yüklü araç TSK’nın her zaman yaptığı rutin silah nakillerinden biri imiş. Silahların güvenliği için araç ve görevliler sivil olarak ayarlanmış.

Bu son aşama haber olarak verilmez veya saatler sonra satır aralarında geçiştirilir.

1. ve 2. aşama ile korkuya kapılanlar, kin ve nefret duyanlar, zihinlerinde bin bir türlü imaj oluşturulanlar genelde bu son aşamadan haberdar olmazlar. Amaç ta budur zaten. 1. ve 2. aşama ile vermek istedikleri etki oluşmuştur.

 

1. aşama ile halkta korku, şüphe, panik, kin, nefret düşmanlık oluşturup, 2. aşama ile bunu doğruca TSK’ya yönlendirmek…

 

Şimdi bu aşamalara oldukça benzeye bir olayı, Nuran Yıldız’ın “halka paranoya pompalama” isimli yazısından verelim:

 

Tarih: 30 Ekim 1938.

Yer: ABD

Radyo altın çağını yaşıyor. Rakipsiz, en etkili olduğu dönem.

1929 “Büyük kriz”in etkileri sürüyor. İnsanların sinirleri yıpranmış, etkiye açık.

Akşam saat 20.15–21.30 suları.

İnsanlar evlerinde, radyoları açık. Pek emin değilim ama sanırım müzik programı dinliyorlar. Müzik kesiliyor ve bir anons: “The War of the Worlds are beginning!” (Dünyalar savaşı başlıyor!).

Marslılar dünyaya saldırmışlar. Geniş bir alanı kontrol altına almışlar. New Jersey ve New York’u yerle bir etmişler.

Radyo dinleyicileri paniğe kapılıyorlar. Korkuyla kendilerini sokağa atıyorlar.

Polis merkezlerinin telefonları felç oluyor.

İnsanlar Marslıların püskürttüğü gazlardan korunmak için havlu ve mendilleri yüzlerine bastırarak koşuyorlar.

Trafik kilitleniyor.

Telefon hatları kilitleniyor.

New York’u terk etmek isteyen insanlar bavulları ellerinde tren istasyonlarına yığılıyorlar.

Kiliseler kurtarılmak için tanrıya dua edenlerle doluyor.

Polis merkezlerini arayan insanlar “New Jersey’i bombalıyorlar!” diye panikle ihbarda bulunuyorlar.

Yalnızca New York Times o gece, “Dünyanın sonunun ne zaman geleceğini” soran 875 telefon alıyor.

Washington kriz merkezi kurup duruma el koymak zorunda kalıyor.

New York, New Jersey polis birimleri sürekli olarak “Bu yalnızca bir radyo oyunudur, paniğe gerek yok” anonsunu geçiyorlar.” Oysa bu kadar paniğe neden olan Orson Welles’in “War of the Worlds” adlı radyo oyunuydu sadece.

Bu olay güçlü bir kitle iletişim aracının (radyonun), toplum psikolojisi uygunsa bir “kitlesel histeri”ye nasıl yol açabildiğini gösteriyor. (Nuran Yıldız’ın bu yazının tamamını sayfanın altındaki linkten okuyabilirsiniz)

 

 

Şimdi gelelim bizim bomba yüklü kamyon olayına.

Peki siz bu olay özel olarak  planlanmamış diyebilir misiniz?

Muğla’dan Ankara’ya kadar geliyor ve tam Ankara’da, tam haber saatinde yakalayıveriyorlar.

Tam haber saatinde herkesin evinde TV başında olduğu bir saate ve haberlerin veriliş şekline de baktığınızda siz bunun özel olarak planlanmadığını söyleyebilir misiniz?

 

Elbette hayır.

Peki bunu kim planlıyor?

Olayların seyrine bakınca her zamanki tanıdık oyuncuları görebilirsiniz..!

 

Onlara söylenecek söz şudur.

Oynadığınız tiyatroya biraz daha devam edin.

Bir gün sıra “Drama” türüne de gelecek…!

 

Şu haberin çarpıtılış şekline bakın sevgili okurlar.

“Polis, bir ihbar üzerine saat 16.00 sıralarında takibe aldığı kapalı kasa kamyonu Gölbaşı İlçesi Polis Akademisi Kavşağı'nda durdurarak arama yaptı. MAN marka ……… plakalı sivil kamyonu durduran emniyet güçleri yaptığı aramada silah ve çeşitli mühimmatlar buldu.

Ankara Emniyeti tarafından kamyonun bulunduğu bölgeye inceleme yapmak üzere bomba uzman ekipleri gönderildi. Gerekli incelemenin yapılmasının ardından mühimmat yüklü kamyon geniş güvenlik önlemleri arasında Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne götürülmek üzere yola çıkarıldı. Sivil plakalı kamyonun götürülüşü sırasında çok sayıda polis ekibi eşlik etti. Konya yolu üzerinden kamyonun Emniyete doğru ilerleyişi sırasında her ihtimale karşı frekans kırıcı jammerlar görev yaptı. Kamyon Emniyet Müdürlüğü'nde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne çekildi.”

 

Ve şimdi olayın gerçeğini okuyun:

  

“… askeri yetkililer, silah ve mühimmat sevkiyatının kiralanan sivil plakalı araçlarca gerçekleştirildiğini belirterek, bugün Ankara'ya benzer şekilde 12 ayrı sivil plakalı kamyonla silah ve mühimmat sevkiyatının yapıldığını kaydetti. Kamyonun içindeki silah ve mühimmatın Gölbaşı'ndaki bir askeri birliğe teslim edilmesinin planlandığı ve söz konusu sevkiyattan askeri yetkililerin haberdar olduğu kaydedildi.

Söz konusu uygulamanın rutin olduğunu belirten yetkililer, sivil plakalı kamyonların herhangi bir risk teşkil etmemesi için tercih edildiğini bildirdi.

Muğla İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Salih Karataş ise bir açıklama yaparak mühimmatın kendilerine ait olduğunu belirtti.

Karataş, "Mühimmatın tamamı Türk Silahlı Kuvvetlerine ait. Hepsinin sevk belgeleri var. Buradan rutin olarak gönderilen mühimmatlar ve üzerlerinde seri numaraları var. Mühimmatın tamamı kayıt altında. Burada kullanılan askeri malzemeler” (CNN Türk)

 

NTV'deki Canlı Gaste programına telefonla katılan emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk, bu konu ile ilgili çok çarpıcı bir konuşma yaptı:

 

 
Facebook'ta Paylaş

 

Nuran Yıldız’ın halka paranoya pompalama konulu yazısı için tıklayın:

http://www.fikriyet.com/anasayfa/haber_detay.asp?haberID=543

 
 
 
Facebook'ta Paylaş
 
 
Yorum Yaz
Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Arkadaşlarına Gönder | Yorum Yaz Yorum Yaz | Facebook'ta Paylaş |

Güncel

En Çok Okunan Haberler

İletişim | Yazar Girişi | Kullanım Şartları ve Gizlilik | Sitene Ekle |