fikriyet
  Anasayfa | Resimler | Videolar | Yazar Ol | Yazar Girişi | Gönder | Facebook'ta Paylaş | adresi kaydet  Adresi Kaydet | Arama | RSS RSS

KATEGORİLER

  | kapat

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HABER ARA


Gelişmiş Arama

Şamil Tayyar'a cevabı 32. Gün'de Yazgülü Aldoğan verdi

Kategori  Kategori: Güncel Yorumlar  Yorum Sayısı : 1 Tarih  Tarih : 08-Mayıs-2010, 00:15   : 3662
Halil Filiz
Yazar: Halil Filiz
Şamil Tayyar'a cevabı 32. Gün'de Yazgülü Aldoğan verdi

Şamil Tayyar ve Adem Yavuz Arslan 32. Gün programında Yazgülü Aldoğan ile karşı karşıya geldiler. Yazgülü Aldoğan bu ikiliye öyle bir cevap verdi ki, herhalde bir daha milletin karşısına çıkmaya yüzleri olmaz.

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Şamil Tayyar ve Adem Yavuz Arslan ikilisi, 20 Nisan 2010 tarihlerinden itibaren belirli aralıklarla ve oldukça benzer cümlelerle, nerelerde terörist saldırılar yapılabileceğini adeta yol gösterir gibi yazmışlardı.

Ve nihayet ardı ardına terör olayları başladı ve şehitler geldi.

30 Nisan’da Tunceli’nin Nazimeye İlçesi Sarıyayla Karakolu’nda dört askerimiz şehit edildi.

 

Anlaşılması oldukça güç olan şey, teröristler yazılan haberlere göre mi eylem yapıyor, yoksa teröristler yapacağı eylemi haber mi veriyor? İşte bunu anlamak zor..!

 

Karakola düzenlenen saldırı; Dağlıca ve Aktütün’de olduğu gibi dışardan destekli ve hemen arkasından içerdeki hain medyanın TSK’ya karşı psikolojik saldırısı geliyor.

 

İşte bu Tayyar ve Adem ikilisi 32. Gün programında Yazgülü Aldoğan ile karşı karşıya geldiler. Yazgülü Aldoğan bu ikiliye öyle bir cevap verdi ki, herhalde bir daha milletin karşısına çıkmaya yüzleri olmaz.

 

Ayrıca Tayyar’ın Yazgülü Aldoğan’a karşı “belden aşağı” lafları programa damgasını vurdu.

Böylece millet canlı yayında Tayyar’ın bilmedikleri yönünü de görmüş oldu. 

 

Yazgülü Aldoğan TSK’ya karşı psikolojik savaş için kullanılan kişileri anlatıyor:

 

 
 
Facebook'ta Paylaş
 

 

Yazgülü Aldoğan: "Gördüğüm kadarıyla yeni medyumlar türedi, biz eskiden dalga geçerdik, Medyum Memiş gibi... Şimdi medyum Şamil Tayyar gibi medyum Adem Yavuz gibi...

 

Şamil Tayyar: "Terbiyeli konuşun, maksadınızı aşıyorsunuz. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz. Böyle benzetme olmaz ki Allah aşkına... "

 

Yazgülü Aldoğan: "Şamil Bey ben sizin daha önce nasıl konuştuğunuzu da biliyorum..."

 

Şamil Tayyar : "Susun!.. Susun!.. Susun!...

 

Yazgülü Aldoğan: "Sizin bana susun deme yetkiniz yoktur"

 

Şamil Tayyar: "Siz son romanınızdaki cinsel fantezilerle ilgilenin. Uzmanlık alanınız budur! Anlamadığınız konularda da konuşmayın"

 

Yazgülü Aldoğan: "Yaaa!... Sizi hiç ilgilendirmiyor benim hangi romanda ne yazdığım.

 

Şamil Tayyar: "Uzmanlık alanınız o fanteziler, siz onları konuşun. Ben burda terbiye sınırları içinde meramımı anlatıyorum. Sizin mantığınızdan hareketle benim sizin romanınızdaki cinsel fantezilerden hareketle size farklı yakıştırmalar yapmam gerekir. Ama ben bunu yapmayacağım çünkü terbiyem müsait değil."

 

Yazgülü Aldoğan: Daha ne yapacaksınız, isterseniz çıkarın okuyun satır satır.

 

Ve Şamil Tayyar, milletin bilmediği yüzünü gösteriyor:

 

 

 
 
Facebook'ta Paylaş
 

Şamil Tayyar: Sokak kadını ağzıyla konuşursanız, biz burda tartışamayız. Böyle şeyler olur mu ya..."

 

Yazgülü Aldoğan: Siz bana da daha önce hakaret ettiniz. Ben kadın olduğum için fiziksel bir karşılık veremem, terbiyenizi takının. Siz bana nasıl sokak kadını diyorsunuz. Siz belden aşağı vuruyorsunuz. "

 

Şamil Tayyar: Siz niye gazetecilere hakaret ediyorsunuz

 

Yazgülü Aldoğan: Medyum Memiş ile sokak kadını aynı şey mi? Siz sadece bunu söylemeyi bilirsiniz. Fikirlerimle mücadele ediyorum.

 

Şamil Tayyar: Yahu sizin fikriniz mi var canım ya...

 

Tayyar belden aşağı laflar ettiği için ve ağzını bozduğu için, programcılar tarafından özür dilemeye davet edildi. Ancak ısrara rağmen Tayyar özür de dilemedi. M.Ali Birand reklam girmek zorunda kaldı.

 

Ve işte Yazgülü Aldoğan’ın Posta Gazetesi’nde Tayyar ile ilgili yazdığı ve içinde “ajansın sen, ajan kal! geçen satırlar:

 

KİM HAİN, KİM AJAN?

 

Nasıl ki Taraf, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan doğru yanlış ya da üretilmiş belge yayınlamak ve bu yolla yıpratmak amacıyla özel olarak tasarlanmış ve yayınlanan bir “mevkute” görünümü veriyorsa, Şamil Tayyar da asker, yargı, medya üzerinden muhalefet yapan herkesi karalama amacıyla istihbarat bilgilerini ele geçirme ve yayınlama becerisiyle “ajan” görünümü veriyor! Bunu ilk söyleyen benim. Bir televizyon programında bu kişi yine saat saat, dakika dakika polis ve savcının hareketleri hakkında bilgi veriyor. “Sen bunları nereden biliyorsun?” diye soruyorum. Gerine gerine “gazetecilik yapıyorum” diyor. “Bu senin yaptığın gazetecilik değil, sen bunları ancak istihbarat örgütleriyle yakın çalışma yaptığın için bilebilirsin, bu yaptığın ajanlık, sen ajansın” diyorum. Cevaben bana hakaret ediyor. Kötü söz, sahibine aittir! Bu kişi geçenlerde PKK’nın bazı bölgelerde saldırı düzenleyeceğini “haber “ veriyor. Ardından o bölgelerde saldırılar gerçekleşiyor. Bütün gözler üzerine çevriliyor. Baskına uğrayan karakola neden yardım yapılmadığı suçlamalarına muhatap olan Genelkurmay Başkanı, bu söyleyenleri “mütareke basını”na benzetince akıllara Tayyar geliyor. Oysa yanlış adres. Onun görevi başka. Ama o üstüne alınıyor ve bakın hain olmadığını savunurken ajan olduğunu nasıl açıklıyor: “İstihbarat birimlerine ulaşan ihbarları hatırlatarak tek tek muhtemel eylem yerlerini sıralamışım. Benim köşeme taşıdığım bu notlar, devletin tüm istihbarat ve operasyon ekiplerinin elinde var. Zaten bana da oralardan geldi.” Ajansın sen, ajan kal!

 

PKK NEDEN SALDIRIYOR?

 

Tam da 1 Mayıs’ı bayram gibi kutlamak üzere hazırlanırken gelen karakol baskını ve şehit haberleri, üstelik de orada yaşananların tıpkı Nefes filmindeki gibi yardımın gelemediği, askerlerin, başlarında komutanları, omuz omuza çarpıştığı haberleri hepimizi kahretti. Pardon, hepimizi değil tabii. Kimi aldığı istihbarat çıktı diye sevindi, kimi askere vurmak için bahane çıktı diye! Kızıyor, hesap soruyorlar, yardım niye gitmemiş? Yardım senin gibi Cihangir’den Taksim’e gitmiyor canım! Sis basmış dağın tepesindeki karakola silahlı helikopter inemiyor. Özel kuvvetler, sırtlarında silahları, 35 km koşarak gitmiş, bunu bile gören yok. Demeye getiriyorlar ki komutanlar özellikle öldürüyor gençleri, ortalık karışsın diye. İşte Genelkurmay Başkanı bu ithamlara dayanamayarak mütareke basınına benzetiyor, malum basını! Oysa başka bir gerçek var değinmedikleri. PKK neden saldırıyor gerçeği. Kandil ve İmralı “emir bizden çıkmadı” derken yerel yöneticiler neden hareketlendirdi militanlarını, bunun yanıtına bakalım. Terörist ne için yetiştirilir, ne için dağda tutulur? Saldırmak için, çatışmak için, çarpışmak için! Bütün bir kışı ayı gibi inlerinde geçirdiler. Daha ne kadar tutabilirsiniz beynini yıkadığınız o militanları? Saldırmayacaksak, çatışmayacaksak burada ne halt ediyoruz demezler mi? İşte saldırıyorlar. Çünkü varoluş sebebleri bu. Adı üstünde terör örgütü. Onları ne siyaset keser, ne barış, ne açılım. Kanla beslenir, kan dökerek korku ekerek kuvvet bulur. Kış bitti, saldırı başladı, yoksa yokolurlar. Bu kadar basit, istihbarat dağıtıcısı yandaşlar.

 

 

KAYNAK:

http://www.posta.com.tr/siyaset/YazarHaberDetay/BDP_LILER_NIYE_OY_VERSINLER_.htm?ArticleID=28542

http://haber.kanald.com.tr/haber.aspx?haberid=3040&catid=32

 

şamil tayyar adem yavuz arslan
 
 
 
Facebook'ta Paylaş
 
 
Yorum Yaz
Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Arkadaşlarına Gönder | Yorum Yaz Yorum Yaz | Facebook'ta Paylaş |

Bu habere toplam 1 yorum yazılmıştır.

Yamir [ 08-Mayıs-2010, 22:03 ]
Tuncay Güney'in yeni vesiyonu bu.
Bu da görevi bitince geriye kalan hayatını yurt dışında Papaz, Haham veya İmam olarak devam ettirir herhalde.

Yorumların tamamını okumak için tıklayın.

Güncel

En Çok Okunan Haberler

İletişim | Yazar Girişi | Kullanım Şartları ve Gizlilik | Sitene Ekle |